
Aydınlık Gazetesi yazarı Tunca Arslan, bugünkü “IQ’su düşük CIA propagandası: ‘Amatör” başlıklı köşe yazısında Rami Malek’in başrolünde olduğu “Amatör” filmini kaleme aldı. Senaryo ve olay örgüsü açısından zayıf kaldığını vurgulayan Tunca Arslan, İstanbul’da geçen filmin konusunun Hollywood sektöründe sıkça kurgulandığını kaydederek ” “Bu haliyle, tipik bir CIA propagandası olmanın ötesine geçemeyen, IQ’su düşük bir film” dedi. Arslan, şunları yazdı;
“ABD’nin silah endüstrisinden sonra en çok önemseyip kolladığı endüstri olan Hollywood’un sistemi ve kirli kurumlarını aklayıp paklayıp temize çıkarmak için elinden geleni yaptığı bilinir ve ilk sırayı orduyla birlikte CIA alır. Formül ve yöntem genellikle kurumun içindeki çürük elmaların ayıklanması, onların yol açtığı kötülüklerin giderilmesi, sorumluların cezalandırılması ve işlerin kaldığı yerden devam etmesi biçiminde işler. Arada “Akbabanın Üç Günü” (Sydney Pollack, 1975) ya da “JFK” (Oliver Stone, 1991) gibi nitelikli eleştirel yapımlar çıksa da “Hollywood’un daha beyaz yıkayacağı” kuralı hükmünü her daim yürütür.
Charles Jarrott’ın 1981’de çektiği aynı adlı ve aynı konuya sahip filmin yeniden çevrimi olan James Hawes imzalı “Amatör” (The Amateur), bu formülü hakkıyla uygulayan, lafı döndürüp dolaştırıp sonuçta CIA’yı temize çeken bir film. Televizyon dizileri yönetmenliğinden gelme Jarrott hakkında fazla bilgim yok; 2023’teki Anthony Hopkins ve Lena Olin’li İkinci Dünya Savaşı draması “One Life”ı seyretmedim ama “Amatör”e bakarak bundan sonra çekeceği filmi hiç merak etmeyeceğimi söyleyebilirim.
ÇELİMSİZ CHARLIE’NİN İŞLERİ
Robert Little’ın popüler romanından uyarlanan filmin ana kahramanı, yerin iki kat altındaki odasında masa başında çalışan bir CIA şifre analisti olan çelimsiz Charlie Heller. Çok sevdiği karısı iş gezisi için gittiği Londra’da bir terör saldırısı sonucu rehin alınıp öldürülünce, silahtan külahtan hiç anlamayan ama IQ’su 170 olan kahramanımız kolları sıvıyor ve karısının ölümünden sorumlu biri kadın toplam dört teröristi ortadan kaldırmak için intikam operasyonuna girişiyor. İşin peşine düşmeye pek niyetli olmayan CIA şefleri bu tek kişilik operasyonda ona destek sağlıyor, Laurence Fishburne tarafından canlandırılan deneyimli Albay Henderson’ı eğitmen olarak atıyorlar. Silah kullanma, bomba eğitimi vb. konularda eğitim alan Heller, öncelikle kadın teröristten başlayarak Paris’ten İstanbul’a, Marsilya’dan Madrid’e, Rus topraklarından Finlandiya denizine uzanan kanlı ve “amatörce” bir serüvene atılıyor. Öldürülmüş eski KGB ajanlarının İstanbul’da gizlenerek yaşayan yetenekli eşleri falan da kendisine yardımcı oluyor ve işlerin görünenin ötesine uzandığı anlaşılıyor.
İSTANBUL SİLİK BİR DEKOR
Paris’te, İstanbul’da kan gövdeyi götürmesine rağmen Fransız ve Türk polisi ile yerel gizli servislerin adının bile geçmediği, Heller’ın dostlar alışverişte görsün türünden eklenen eğitim aşamasının zerre kadar inandırıcılık taşımadığı, Rus özel harekâtçılarının İstanbul’daki kara-deniz-hava saldırısının tek kelimeyle komik kaçtığı, senaryosu en hafif deyimle yalapşap olan bir film “Amatör”. Rami Malek ve Laurence Fishburne gibi iki güçlü oyuncunun senaryo kurbanı oldukları, İstanbul’un Galata Köprüsü, Galata Kulesi ve birkaç tekinsiz ara sokaktan ibaret kaldığı, Heller’ın olağanüstü olduğu söylenen zekâsının alışılmış aksiyon sahnelerinin gerisinde durduğu, zayıf bir film var karşımızda. CIA şeflerinin Londra’daki katillerin peşinden gitmekte isteksiz olması, her şeyi baştan belli ediyor zaten!
Sinemalarımızda bugün gösterime giren “Amatör”, kaynak roman doğrultusunda, bir kadınla bile doğru dürüst baş edemeyip akla zarar öldürme yöntemine girişen Charlie Heller’ı fiziksel gücü ya da dövüş yetenekleriyle değil üstün zekâsıyla ön planda tutmayı başarabilse, belli bir seyir keyfi taşıyabilirmiş. Bu haliyle, tipik bir CIA propagandası olmanın ötesine geçemeyen, İstanbul’u da silik bir dekor olmanın ötesinde kullanamayan, IQ’su düşük bir filmden ibaret”
Kaynak: ODA TV
Bir yanıt bırakın