‘Osmanlı MİT’inin ilk Başkanı Süleyman Askeri’nin intiharı… ‘İngilize teslim olmak mı asla… kafama sıkarım’

Enver Paşa kısa süre içinde denizaltıya binip ülkeyi terk edecekti.

Albay Hüsameddin Ertürk’ü yanına çağırdı… Şu talimatı verdi:

“Teşkilat’ı lağvedeceksiniz, fakat hakikatte bu teşkilat asla ortadan kalkmayacaktır.”

Teşkilatın adının bundan sonra “Umum Alemi İslam İhtilal Teşkilatı” olmasını istiyordu…

Fakat beklediği gibi olmadı…

Enver Paşa’nın bahsettiği örgüt Teşkilatı Mahsusa’ydı… Yani Osmanlı’nın ilk resmi istihbarat teşkilatı.

Emir verdiği kişi Hüsamettin Ertürk, teşkilatın son başkanıydı… İlk Başkanıysa Süleyman Askeri…

Askeri, 1905’te yani Mustafa Kemal Atatürk’le aynı dönem Harp Akademisi’nden mezun oldu… Genç yaşta İttihatçılığı seçti… Daha doğrusu İttihat ve Terakki’nin gözü kara fedaisi olmayı…

BİR ÖLÜM BİR DOĞUM

1908’de, II. Meşrutiyet’in ilanını sağlayacak çok kritik bir görev üstlendi. Devrimin fitilini ateşleyen Resneli Niyazi’nin başlattığı isyanı ezmek için II. Abdülhamit’in gönderdiği Sait Paşa’yı ortadan kaldırmak… Süleyman Askeri’nin görevi, tetiği çekecek Atıf Efendi’yi korumaktı… Başardılar. Sait Paşa’nın ölümü 1908 Devriminin doğumu oldu… Abdülhamit mecburen Anayasayı yeniden yürürlüğe soktu, Meclis yeniden açıldı…

İşte fedailer ve silahşörler örgütü Teşkilatı Mahsusa’nın temelleri bu dönemlerde atıldı… Temelini atan kişi, Enver Paşa, bu sürecin en sivrilen isyancı ve ateşli komutanıydı…

1911 yılında teşkilat etkin olmaya başladı, ancak resmi olarak kuruluşu için henüz zamana ihtiyaç vardı…

BABI ALİ BASKININI YAPANLAR DA ONLAR

1913’e gelindiğinde Babıali Baskını da, hem İttihat ve Terakki’nin hem de Teşkilatı Mahsusa’nın çekirdek kadrosu tarafından yapıldı.

Nazım Paşa’nın öldüğü, Kamil Paşa’nın istifa etmek zorunda kaldığı bu olayda; Enver Bey ve Talat Bey’in yanındakiler şu isimlerdi: Yakub Cemil, İzmitli Mümtaz, Mithat Şükrü Bey, Mustafa Necip, Filibeli Hilmi ve Sapancalı Hakkı Bey. Tarihi baskın sonrasında İttihat ve Terakki istediğini aldı. Kurulan Mahmut Şevket Paşa hükümetiyle iktidara yerleşti.

Teşkilatı Mahsusa, talimatları doğrudan Enver Paşa’dan, yani kurucusundan alıyordu.

Enver Paşa, ilk subaylık yıllarında Balkanlarda gördüğü isyancı, Bulgar-Sırp çetelerine benzer gerilla örgütü kurmayı ta o yıllarda kafasına koymuştu. Biliyordu ki artık sadece cephe savaşı yapmak, nihai zaferi kazanmak için yeterli olmuyordu. Gerilla harbini de öğrenmek gerekiyordu.

SONER YALÇIN’IN KİTABI

Soner Yalçın’ın Teşkilat’ın İki Silahşörü kitabında, örgütün fedaisi Yakup Cemil, Enver Paşa’ya bağlılıklarını, Makedonya’daki gerilla mücadelelerine dayandırır. Yakup Cemil o kitapta şöyle anlatıyor: Hayatım savaşlar içinde geçti, ama ilk çatışmamı hiç unutamam. Enver Bey’in komutasında 18 kişilik Bulgar çetesini tamamen yok ettik.

MAKEDONYA’DA ÇETELERLE SAVAŞTA ÖĞRENDİLER

Makedonya topraklarında; Üsküp, Koçana, İşti, Ohri, Cuma, Osmaniye, Çarova’da ayak basmadığımız yer kalmamıştı. Çete takipleri bazen bir, bazen iki ay sürdüğü oluyordu. Giritli Kaptan Skalidis’in, Bulgar Petso’nun, Rum Pirlepe’nin, Arnavut Istaryalı Kâmil Bey’in ve “Vardar Güneşi” denilen Apostol’un çetesini de yok eden bizdik. Bazen kar altında kalmaktan ayaklarımız donardı. Bazen güneşte kavrulurduk. Kurşun yediğimiz de olurdu. Yılmadan mücadele ederdik…Makedonya bize bir şey öğretmişti: Gerilla savaşı! Mektepte cephe savaşı anlatılırdı…

Yakup Cemil’in de anlatımından anlaşılacağı üzere, Teşkilat’ın gözünü budakta esirgemeyen kadroları, Sırplara, Bulgarlara karşı çetelerle savaşlarda pişti.

RESMEN KURULUYOR

Tarih 2 Ağustos 1914’ü gösterdiğinde, Osmanlı hükümeti seferberlik ilan etti. Bu, Birinci Dünya Savaşı’na katılma ilanıydı…Üç gün sonra da Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın imzasıyla Teşikatı Mahsusa, resmi bir istihbarat teşkilatı olarak kuruldu. Ancak kuruluşu gizli tutuldu.

Başına Süleyman Askeri’yi geçirmeyi uygun buldular. Askeri’nin hem Enver Paşa, hem de Talat Paşa ile arası iyiydi… Teşkilatın diğer kurmay kadroları şöyleydi: Doktor Nâzım, Doktor Bahattin Şakir, Yüzbaşı Atıf, Emniyeti Umumiye Müdür Muavini Azmi Bey…

KİMLERDEN OLUŞUYOR

Teşkilatın nefer kadrosu cezaevi mahpuslarından, asker kaçaklarından oluşuyordu. Bir araştırmaya göre örgütün kadro sayısı 30 bin kişiye ulaşmıştı.

Teşkilatı Mahsusa, özellikle dünya savaşı sırasında büyük ve geniş bir coğrafyada faaliyet gösterdi. “Doğu Anadolu ve Kafkasya’ya, Suriye’ye, Afrika içlerine, Hindistan’a, Türkistan’a, Rusya içlerine bu teşkilat kadroları gönderildi. Amaç İslam İhtilali ile Müslüman coğrafyayı ayaklandırmaktı. Oralara giden teşkilat mensupları, yerli halkı örgütleyip İngilizlere ve Ruslara karşı halkı harekete geçirmeye çalıştılar. Dolayısıyla, Osmanlı’nın düşmana karşı istihbarat ve gerilla savaşı bu sayede mümkün oldu.

EDEBİYATÇILAR DA GİZLİ ÖRGÜT ÜYESİ

Teşkilattaki bu zorlu görevleri alanlar arasında kimler yoktu ki… Mehmet Akif Ersoy, Arap Yarımadası’nda görev yapıyordu. Bir yanda İngiliz casusu Lawrence’a karşı mücadele veriyor, diğer yanda yerel milisleri örgütlemeye çalışıyordu. Bir başka edebiyatçımız Mahmut Şevket Esendal… O da fedai olarak, Kafkas cephesinde Ruslara karşı silah kuşanmış genç bir komiteciydi.

Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa, Trablusgarp’a tayin edildi, burayı kurtaracak oradan da Mısır’a geçecekti. Amcası Halil Paşa’nın savaşacağı yer Kafkasya’ydı. Çarlık Rusyası’yla çarpışacaktı. Rauf Orbay’a verilen ilk görev; Afganistan’ı, İngiltere aleyhine savaşa girmeye hazırlamaktı. Kazım Karabekir’in görevi ise Tahran’ı işgal etmek ve İran’ı Rus hegemonyasından kurtarmaktı.

SÜLEYMAN ASKERİ’YE ÇOK MÜHİM GÖREV VE İNTİHARI

Teşkilat’ın Başkanı Süleyman Askeri’ye de İngilizlere karşı çok kritik bir görev verdiler. Askeri, 20 Aralık 1914 tarihinde Irak ve Havalisi Genel Komutanı olarak atandı. Irak Cephesi’nde Osmancık Taburu ile Rota Muharebesi’nde İngilizleri durdurdu fakat ayağından yaralandı. Bağdat’ta hastaneye kaldırıldı. Basra’yı geri almak için planlar yaptı ve harekete geçti. Hala iyileşmemişti, yaralıydı. Şuaybiye Muharebesi onun son savaşı olacaktı. Komutası altındaki birlikleri, 14 Nisan 1915 tarihinde İngiliz Ordusu’na mağlup oldu.

Teşkilatçılar yenilgiyi onuruna yediremezdi… O da tabancasıyla intihar etti.


Süleyman Askeri

ARDINDAN…

Ardından çok yakın arkadaşı Kuşçubaşı Eşref Teşkilatın başına geçti… Sonra da başka isimler… Arttık Osmanlı yenilmişti, İttihat ve Terakki Partisi liderliğinin ülke dışına geçmesiyle birlikte, parti de istihbarat teşkilatı da kendisini feshetmek zorundaydı. Ancak bünyesindeki isimler, önemli ölçüde Kurtuluş Savaşı’na katıldı… Az bir kısmı Milli Mücadeleye sırt çevirdi, bazıları düşmanın adamı oldu… Ali Fethi Okyar ve Rauf Orbay hem Teşkilatı Mahsusa üyesi hem de Kurtuluş Savaşı’nın lider kadrolarıydı. Cumhuriyet sonrası süreçte eski Teşkilatçılar içinden Celal Bayar gibi bir de Cumhurbaşkanı çıktı.

Teşkilatı Mahsusa’nın ne ruhu öldü, ne de kadroları içindeki heyecan… Kurtuluş Savaşı ve Devrim sonrasında Teşkilat’tan bakiyeler, Cumhuriyet dönemine miras olarak kaldı. Atatürk’ün emriyle Milli Amale Hizmetler MAH kurulduğunda, eski Teşkilatçılar, MAH’ın yeni istihbaratçıları oldular.

Odatv.com

Kaynak: ODA TV

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*